30 Ağustos 2007 Perşembe

Yorumbilgisi

Estetik Hermeneutik (Yorumbilgisi) de

Yaratıcı Etkinlik Olarak Oyun ve İletişim

Doç. Dr. Bedri Karayağmurlar

Felsefe de sanat da pratik yaşama yansıdıkları sürece anlam taşırlar. Başlangıçta felsefenin bir alanı olarak gördüğümüz yorumbilgisi daha sonra tarih din hukuk ve sanat alanında da özelleşerek varlığını sürdürür.

Bizim gibi eleştiri ve yorumun gelişmediği ülkelerde yoyum ve yaratma kavramlarının içini doldurmaya çalışmakta yarar var.Binlerce yıldır, hem doğuda hem de batıda din kitapları bazı açıklayıcılar tarafından yeniden yorumlandırılarak ve anlamlandırılarak bu işlev olumlu olumsuz etkiler yapacak biçimde gerçekleştirilir. Çevresini kendisini ve geçmiş kaynakları yorumlama şansı olmayan insanlar yerine birileri kendi çıkarları doğrultusunda açıklama işlevini üstlenirler. Bu nedenle tarih ve din kitapları geçmişin anlaşılmasından çok bazılarının toplumu keyfi biçimde yönlendirmelerinin aracına dönüşürler. Mealen yapılan Kuran çevirilerinde çevirmenlerin bir çok konuda tartışmaları da bunu gösterir bize. Kendi inancının kaynaklarını bilmeyen bir topluma isteyen üç vakit isteyen beş vakit namaz kıldırır. İsteyen kadınları çarşaflara sarar isteyen dünyayı öbür dünya beklentisini öne çıkararak zindan eder.

Ahmet İnam, “Neden bu hale geldik? Anlam veremez olduk olup bitene. Kendimize, yorum gücüne gereksinmemiz var “ diyor bir yazısında. Dünle kurulan bağın doğru olması , geçmişi bugünün penceresinden anlayarak, geleceğe yönelmeyi öneren Gadamer’in yaklaşımı, tarihi o günün yaşantısıyla anlamlandırmayı ve buna ilişkin yasallıklar oluşturmayı öneren Dilthey yaklaşımı ya da Modern Postmodern tartışmalarda değişimin ve yeni olanın değişimi ve yeni olanı anlamsız kıldığı yolundaki saptamalarıyla, geçmişle kurulan bağın korunması yolundaki önerileriyle Habermas’ın ve son dönem Anglo Amerikan yorumbigisi uzmanı Hirsch’in yeni önermeleriyle yorumbilgisi Klasik yunan felsefesinden kaynaklarını alan insanın çevresini ve kendisini geçmiş ve şimdi ilişkisi içinde kavramaya çalışan bir etkinlik olarak değerlendirebiliriz.

Gadamer yorumbilsini şöyle tanımlıyor.“Tanrıları habercisi /mesajcısıs/elçisis Hermes tanrıların mesajlarını ölümlülere iletir.ne var ki onun bildikleri hiç de tanrıların mesajlarının dümdüz aktarımı değildir; tanrısal buyrukların birer açıklamasıdır. Öyle ki hermes bunları ölümlülerin diline , onların anlayabilecekleri şekilde çevirir, Hermeneutik etkinliği daima bir başka ‘dünya’ya ait bir anlam anlamını o an içinde yaşanılan dünyaya aktarma/çevirme etkinliği olmuştur.”( Gadamer s.11)[1]

Platon Devlet’inde , Yönetimin iradesinin açıklanmasında Aristotales Organon’da olumlu –olumsuz yargıların değerlendirilmesinde birer hermenios (açıklayıcı/çevirirci) olarak işlev görürüler.

1654 yılında J. Daunhauser “Hermeneutik” adını taşıyan ilk kitabı yazar. Burada dört değişik hermeneutikten söz eder. 1-dinbilimsel.2- dilbilimsel. 3-hukuk yönelimli. 4- felsefi hermeneutik. Spinoza da 1670 tarihli “Traktat” adlı çalışmasında dini ve politik hhermeneutiğin güzel bir örneğini verir. 19. yy. la gelindiğinde Schleiermacher, hermeneutiği “evrensel bir anlama ve açıklama öğretisis haline getirmeyi denemiş ve onu dogmatik ve vesileci yönlerinden çözmeye gayret etmiştir.” (Gadamer.s.14) Bu yaklaşımla metin kaynaklı yorumları dilbilimsel yorum sınırlarından uzaklaştırarak, insanların anlaşmaları temelinde yeni bir kimlik kazandırmayı denedi. Bu da hermeneutik’e yeni psikolojik yorum yollarını açtı. Böylece yorumbilgisi bir anlama ve açıklama etkinliğine dönüştü. Dilthey’de bu yaklaşıma yaşantı merkezli yorumlama anlayışını yerleştirdi. Dilthey’in tarih yorumlarında gerçekleşen bu yaklaşım. Geçmişle kurulan ilişkide yaşantının anlaşılması ve tarihsel yasallıklar bulunması Dilthey , Husserl ‘ın psikolojizm eleştirisinden, Hegeli’in “nesnel tin” kuramına dönerek kendi kuramını oluşturmuştur. Daha sonra Gadamer’i de etkileyen varoluşçuluğun kurucusu sayılan Heidegger’in “varlık ve zaman” “ “varoluş” (Dasein) çalışmaları ile hermeneutik’e yeni anlama ve bilinç içeriği kazandırır.

Konunun düşünce adamlarını nasıl ilgilendirdiğini , dinsel ya da tarihsel metinler kadar bir sanat yapıtının nasıl anlaşılması gerektiği konusundaki çabaları dikkate alındığında Batı düşünce tarihinin gelişim nedenleri de anlaşılabilir.

Biz Burada Gadamer Estetik’inde önemli iki kavram oyun ve iletişim üzerinde durmak istiyoruz: Kant esteiği ,ile başlayan esteik yargıları sorgulayan Gadamer, daha önce Schiller ve Heideger felsefelerinde gördüğümüz oyun kavramını kullanarak sanatı anlamayı dener. Kant’ın özneyi nesneden soyutlayarak, güzel konusunda ileri sürdüğü yargı , zihinsel güçlerin içlerindei oyun ereğinden kaynaklanan özgürlük duygusundan başka hiçbir ölçütü yoktur Doğadaki ve sanattaki güzel aynı a priori ilkeye sahiptirler. Oysa Gadamer sanatı oyunu fenomenoloji içinde değerlendirir. “Sanat tüm gerçekliğini oyunda gösterir.” (A. Ergüden s.62)

1- Oyuncu kendi başkalığından vazgeçerek oyunun bir parçası olur.

2- Oyuncu olmadan oyun oynanamaz. Her oyun bir tekrar değil bir yeniden temsidir.

Birlikte değerlendirildiğinde , her oyun belli bir zamansallığa sahiptir. Bu da sonlu sonsuzluktur. Bu her türlü etkiyi ve değişkenleri içinde taşımak demektir.

“İnsandaki oyun olgusu sanatta gerçek yetkinliğini bulur. Bu yetkinlik(perfectio) oyunun kendine özgü bir yapıya sahip olmasıdır.” Gadamer Ben-Sen . s. 99 Aktaran Ergüden) sanat oyun olgusunun idealidir. Estetik deneyim onu yaşayan özneyi de değiştirir. Bu etkinlikler yer ve zamanla sınırlıdır. Kendini yeniden gösterme bir sanat yapıtının varlık nedenidir. Sanatsal etkinlik nesne ve öznenin içinde eridikleri bir oyun fenomenidir.

Gadamer estetik deneyimi ikinci olarak iletişim kavramıyla açıklar. Bir sanat yapıtını anlaşılması estetik özneyle sanat yapıtı arasında kurulan bir iletişim süreciyle olasıdır. İletişim üç biçimde karşımıza çıkar.

1- En alt düzeyde ben’in seni basmakalıp yargılarla değerlendirmesidir. ben kategorize eder. Kendisi etkinliğin dışında kalmaya çalışır. Bu ilişkiler toplum da yaygın olarak, iş ve diğer resmi davranışlarda da karşımıza çıkar. Kartezyen düşünden kaynaklanan Pozitivizm adı altında sunulan doğru bilgi bilim anlayışı da bu grup içinde ele alınabilir. İdealleştirilmiş bilgi.

2- Sen ve ben özerk özneler olarak değerlendirilir. ikisi farklıdır. Burada ben ya da sen hakimiyet amacıyla iletişim kurarlar. Otoriter öğrenci öğretmen ilşkisis tipik karı koca ilşikisi fakire yardım bu iletişim modeli içinde gerçekleşir. Dilthey kaynaklı bu yaklaşımda sanat eseri kendi tarihselliği içine hapsedilir. Değerlendiren son sözü söyleyen modundadır.

3- benin senle birlikte değişmesine olanak tanınır. iletişim ön yargılardan ve sınırlamalardan kurtulur. dinleme ve ifadeye olanak verme öne geçer. ortak anlam alanları aranır. geçmişten gelen sanat eseri her birirmiz için yalnızca bizim için bir şey söyler. Bunu kendimiz ve başkalrı için anlaşılır kılmak asıl etnlik amacıdır. Bu bir hermeneutik etkinliktir. Bu anlamda estetik tarihsel süreç içinde sanat yapıtlarıyla oluşturulan iletişimdir. sanat eserleri sürekli değişen tarihsel kültürel süreçte algılanırlar.

Bu yaklaşımla sanat yapma etkinlikleri de bir yorumlanma etkinliği olarak değerlendirilebilir. sanatçı doğayla ve kendisiyle kurduğu ilişkiyi , kendisi ve başkaları için açıklama girişiminde bulunan ve bunu kendi kültürel değerleriyle ,ilişkide olduğu yapının konumu arasında iletişim olanaklarını bulan kişidir. Duchamp’ın Obje-trouve R. Mutt imzalı pisuvarı.

Robert Roschemberg’in silinti resimleri

Yves Klein’in boş galerisi

Walter de Maria’nın New York ta bir galeriyi toprakla doldurmasını ve Kassel de bir çukur açmasını

Con Cage ‘in sessiz konserini

Picasso’nun Delacroix’dan Velasquez’den Poussin ‘den Ingres’den yorum kopyalar yapmasını örnekleyebiliriz.

Dali’nin Las Meninas yorumu ile Picasso’nun yorumu incelenmeli.

Yorumlamak yaratmaktır.

İzmir 2003



[1] H.-G. Gadamer “Hermeneutik” Çev: Doğan Özlem, Hermeneutik(Yorumbilgisi) Üzerine yazılar, Ark Yayınevi, 1995 Ankara