3 Şubat 2008 Pazar

Başlıksız.

Değinmeler Şubat 2008

Bedri KARAYAĞMURLAR
http://bedrikarayagmurlar.blogspot.com



1- Uzun zamandır görüşemedik. Yazmak bir tür alışkanlık. Konuşmak gibi. Sizlerle konuşmak güzel, geri dönüşleri olmasa bile; yalnızken konuşmak gibi, kimsenin dinlemediği kalabalıklarda söylenmek gibi olsa da güzel. Üstelik kuru gürültü değil yazmak, sorumluluğunu üstlendiniz sözlerdir hepsi. Ben söylemedim diyemezsiniz. Bu nedenle yazmak bir sorumluluktur. Yazan okuyan bir toplum, rüzgara karışmış sözlerle yönetilmekten kurtulur. Hakkettiği gibi yaşamaya başlar. İşte bu nedenle önemsiyorum yazmayı.

2- Yazamadığım dönemde yaşadığım yoğunluk nedeniyle galiba biraz fazla yoruldum. Amaçlı işleriniz sizi yorsa da gönlünüz rahattır, onların yorgunluğu çabucak geçer. Hiç aklınıza gelmeyen işlerle yorarlarsa sizi, bir türlü geçmez yorgunluğunuz. Herkesin işi kendine önemlidir. Bunda kuşku yok. Eğer yaptıklarınızın ilgili olduğu alandaki durumdan haberiniz yoksa, sizden iyi yapan yoktur. Bu nedenle de kendinizi kaf dağında görebilirsiniz. Bu yanılgıyı ayırt edemediğiniz için de, sürekli haksızlığa uğradığınızı düşünürsünüz ya da hakkettiğinizi sandığınızı alabilmek için garip ilişkilerden medet umarsınız. Ve sonuçta sap saman karışır. İlginç bir ülkedir memleketim. Değerler bir kez karıştı mı işlerin içinden çıkılmaz olur. Neyin sanat, neyin bilim, neyin politika, neyin ahlak olduğu anlaşılmaz olur. Bunlardan size yansıyanlarla yorulursunuz. Hep birlikte anlamsız biçimde yoruyoruz kendimizi.

3- İzmir’in önemli sanatçılarından Şeref Bigalı’nın son sergisi Selçuk Yaşar Sanat Galerisi’ndeydi. Şeref Bigalı kendine özel davranış, yaşayış biçimi olan ilginç sanatçılardandı. Onun ömrünün son yıllarını geçirdiği, çalıştığı atölyesi Akdeniz Tekstil’in Basmane’deki binalarının gara bakan alt katında. Orada bir grup sanatçı ve sanat severle bir gönül birliği kurmuş. Ölümünden sonra grup dağılmamış, aynı mekanda, Bigalı’nın çalışmalarının portrelerinin arasında sessizce çalışıyorlar. Bu birliğin sürmesinde iki kişinin payı çok büyük . Nükhet Anadol Tatari ve Nursel Alyanak. Alçakgönüllü bir birliktelik içinde dostlarıyla, Bigalı’nın dünyasında buluşmayı sürdürüyorlar. Bütün yorgunluklarım içinde onlarla paylaştığım saatlerin beni dinlendirdiğini söyleyebilirim. O atölye ışığıyla havasıyla rahatlatıyor beni. Kentler sanatçılarıyla ve bellekleriyle kent olurlar. Yerel yönetimlere önerim, sınırları içinde yaşayan sanatçıların unutulmaması için, onların yaşadıkları mekanların önüne birer plaket çaksınlar. Şimdi bu atölyenin önünde “Şeref Bigalı Resim Atölyesi” yazıyor. Bu tabelanın yanına ya da onun yerine “Şeref Bigalı burada çalıştı.” Yazan bir plaket çakılmalı.

4- İzmir Expo 2015’hazırlanıyor. İlgililer expo için ellerinden geleni yapıyor. Ülke ülke geziyorlar. Toplantılar, sunular filmler hazırlanıyor. Bu istekli tutum hepimizi umutlandırıyor. Anlamak istediğim ve anlayamadığım bir şey var bu konuda. İzmir son iki yıl içinde çok sayıda uluslararası kültür sanat etkinliklerine ev sahipliği yaptı. Merakımı bağışlasınlar. Futbolcuları basketçileri destekleyen, bazı şarkıcılara konserler verdiren , gösteriler düzenlemeye çalışan; bütün bunlar için yayınlar yapan, para harcayan Büyükşehir yöneticileri kültür sanat olayları için neden fiilen hiçbir destek vermez? Eğer Expo 2015 için tanıtım toplantılarına giden yöneticiler, gerçekleşen etkinliklerin kataloglarını basıp, filmlerini resimlerini tanıtımlarda kullanmış olsaydılar, daha ucuza, nitelikli tanıtım yapmış olmazlar mıydı?. Bunu bize söylemeseler de kendi içlerinde tartışıp, yanıtlamalılar. Bizden söylemesi. Onlar tartışmazsa, bilmeliler ki, biz sanatçılar bu durumu kendi aramızda tartışmaya devam edeceğiz.

5- Yazılanların okunmadığını düşünüyorum. “Değinmeler”i iki yıl boyunca sürdürdüm. Bir çok konuya değindik. Özellikle yerel yönetimler ve sanat konusunda çok sayıda yazı ürettik. Neden hiç geri dönen olmadı, bilmiyorum. Eskiden kurumların basın büroları olurdu; şimdi halkla ilişkiler büroları var. Bu bürolarda çalışanlar, kurumlarıyla ilgili değerlendirmeleri yöneticilere hiç aktarmazlar mı, merak ediyorum. Baudrillard’ın saptadığı, gerçekliğini yitirmiş dünyada, yöneticilerin yalnızca basında, onları öven yazıları derlemeleri, yönetimlerini değerlendirme olanağını ellerinden alıyor galiba. Rahat olsunlar onlar adına biz değerlendiriyoruz.

27 Ocak 2008 Buca