13 Ocak 2013 Pazar

"ZAMAN"I ANLAMAK ZAMANI


 

 
                                                         Bedri Karayağmurlar
         


  1. Zamansızlık mı, zamanı iyi kullanamamak mı, bilmem nereye yetişeceksem, deli gibi koştururken, yittiğimi duyumsuyorum zamanın içinde. Yaşamak kaygısıyla, zamanı elden kaçırmamak, ya da  “feleğe” teslim olmamak gibi duygularla koşup duruyorum.  Bir ben miyim koşan?  Ülke olarak garip bir acelecilik içine girdik. Sokakta,  işte,  her yerde,  herkesin acelesi var. Bu durum, bizim bir şeylere yetişme isteğimizden mi kaynaklanıyor yoksa teknolojinin gelişim hızının bizdeki yansıması mı, bilmiyorum. Bildiğim bir şey var;  zaman, bütün gelişmelerden daha hızlı. Bilimde teknolojideki gelişmeler, zamanı hızlandırıyor.  Elimden kaçan zaman, yaşanmamışlık duygusunu da giderek ısıtıyor.  Belki de bu duygularla “Ne içindeyim zamanın,/Ne de büsbütün dışında;…” diyordu şiirinde Ahmet Hamdi Tanpınar.  Şimdi olsa ne yazardı bilmem.
  2. Hareket varsa zaman da vardır. Devinim içinde olanların dışında kalan, duran kıpırdamayanlar için de vardır zaman,  çünkü zaman,  eylemli bir yapı ile işlemeye başlar ve o eylemle ilgisi olmayanları da içine alır. Zaman ilk patlamayla var olur bu nedenle. Nesnenin ilk yapı taşı var olduğu anda başlar. Bu denli önemlidir zaman.  Atomlar ve parçalarının nesneyi oluşturması gibi anlar da zamanı oluşturmaz mı?
  3. “Anı yaşamak” diye bir söylem var bilirsiniz. “An” ve “yaşamak” yan yana geldiğinde, “an”lar var demektir artık; bu nedenle “anı yaşamak” söylemi, bir zaman dilimini es geçmeden yaşamayı önerir kendiliğinden.  Biz bütün aceleciliğimiz yanında, ne anı, ne de zamanı önemseriz.  Belki siz de zaman zaman “zaman geçiriyorum” dersiniz. Bu sözü çok duydum ve hep şaşırdım. Oysa zaman, oluş nedeniyle, engellenemez biçimde geçmektedir.  İster bakın saate, ister bakmayın. “Yürüsen de bir dursan da bir/ Nasılsa geçiyor ömür dediğin”
  4. Sanat yapıtlarının yasaklanması, denetlenmesi,  ayara çekilmesi nerede görülse, orada zaman anlaşılmaz olur.  Zaman kötüleşir. Çünkü zamanı anlaşılır kılan sanatçılardır. Yaşadıkları günlerin tanıklığını kim yapar sanatçı susarsa? Tarihçi, gazeteci olanı yazar, oysa sanatçı, kimsenin algılayamadığını, yüksek algılama becerisi, yetkin sezgisi ile kavrar ve yeteneği ile biçimleyip geleceğe sunar.  Unutmamak gerekir, sanatçıları susmuş bir ülkede artık herşey bitmiş demektir.  Avrupa Birliği adaylığı konusunda bu denli istekli gözükenlerin, bugün hiç bir Avrupa ülkesinde göremeyeceğimiz söylemlerle gündem oluşturmaları bizi çok düşündürüyor.   Heykel yıkmak, heykele tükürmek, filmleri denetlemeye çalışmak, yeni Batılı(!) bir anlayış mı?
  5. Kavramları istediğiniz gibi yorumlayabilirsiniz.  Sizin için demokrasi,  sizi onaylamak olabilir ama demokrasinin ortak akla yazılmış anlamını nasıl yok sayacağız.  Çünkü demokratik haklar ve uygulamalar,  insanlığın ortak değerlerindendir. Demokrasi,  barış, insan hakları, vb. değerlerin içinde,  ifade özgürlüğü,  insani gelişmenin temelidir ve bu nedenle sanatçısı susturulan ülkelerde demokrasiden, insan haklarından söz etmek mümkün değildir. Bilimde, teknolojide ileri ama sanatta varlığı olmayan kaç ülke var sizce?
  6. “Zaman kötü” sözünde zaman, yaşanan günleri mi imler,  zaman kavramını mı?  Ya da,  var mıdır zaman? Geçip giden mi zaman,  yaşanan an içinde algılananlar mı? Nasıl düşünürseniz düşünün,  dün yoktur artık.  Gelecek,  yaşama umudumuzdur.  Bergson’u, Einstein’ı ve diğerleri ne derlerdi bu “zaman”ı görseler?
  7. Kim olursak olalım,  hepimizin isteği ortak: İnsanca yaşamak ve tasarladığımız, gerçekleştirmek istediğimiz geleceğin tehlikeye girmemesi. Ya sizin tasarılarınız başkalarını tehdit ediyorsa?   Bunca yıl içinde, gelecek endişesi duymadan yaşadığım kaç gün var diye düşünüyorum. Çıkar çatışmalarından arınmış, insanlığın ortak değerleri üzerinde gelişen bir yaşama düzeni ne zaman gelir acaba? Var mı böyle bir düzen?
  8. Ütopyalarımız olmazsa,  o gelecek nasıl kurulacak? Sanatçılar gelecek düşlerini besler oysa.  Şimdilerde yeni bir sanatçı tipi yaratıldı. Küresel oluşumlar, yeni demokrasi anlayışı gibi, yeni sanatçı tipi de yarattı. Cinsel, dinsel, etnik özgürlüğü, yüksek fiyatlarla pazarlayan,  günü değerlendiren yeni sanatçı tipi. Estetik kaygıdan uzak, teknik olanaklarla uyduruk bir üretim mantığı ile üretilen sıradan işler.
  9. Yazılacak çok söz,  çalışılacak çok resim var. Beni kendime bırakın, zamanla barışayım. Değilse zaman hep kötü olacak.

 

                                                                                                                                                                                                                                            Gaziemir Aralık 2012