Bedri KARAYAĞMURLAR
1. Neredeyse
iki yıl oldu, Ege Sanat Rehberi’ne yazmayalı. Bir çok kişi burada yazdığım için tepki gösterdi. Kendi açılarından haklı olsalar da,
dergide yazan bir çok yazar ve akademisyen varken sorunlarını yansıtacakları kişi olarak beni seçmeleri düşündürücüydü. Çünkü, bu hem bana
güvenin bir göstergesiydi, hem de
bize özgü bir değerlendirme
biçimiydi. Nesnellikten uzak, kendi kişisel eyleminin sonuçlarını, ilgisiz birinin yazmasını engelleyerek, dergi
sahibine ceza vermeye çalışmak
bana hiç anlaşılır gözükmedi. Bunda öyle ileri gidenler oldu ki,
çevrelerindeki beni tanımayan insanları kışkırtarak, üzerimde
baskı kurmaya çalıştılar.
Kendileri ile sergiler düzenleyen dergi
sahibi ile ilişkilerindeki sorunları,
anlaşılmaz bir yol izleyerek çözmeye çalıştılar. Bu yaklaşımla bakıldığında
Türkiye’de hiç kimsenin hiçbir yerde yazı yazmaması gerekir. Gazetelerin,
dergilerin, yayınevlerinin sahibi olan
kişiler, daha bir çok alanda iş sahibi olabilirler. Bu
akçeli etkinliklerden zarar gören
insanlar da olabilir. Bu durumda o kişinin çıkardığı yayında yazan insanlara
baskı yaparak, asıl işteki zararlarını
çıkarmaya çalışmaları anlaşılır olabilir mi?
2. Yeniden
yazmak istiyorum. Yazmamam neye yaradı? Gazetelerin dergilerin doğru dürüst
okunmadığını herkes bilir. İzmir’in bu tür yayına gereksinimi olduğunu da.
Üstelik bu kadar kolay ulaşılan ve
yaygın bir dergide yazmak iyi olmaz mı?
3. Bu
iki yılda neler neler oldu. Dünya biraz
daha değişti. İstanbul’da Ankara’da
Adana’da ve İzmir’de kişisel sergiler açtım. Bir çok müze, galeri
gezdim. Yurtiçi ve yurtdışında
çok sayıda etkinliğe, çalıştaylara,
karma sergilere katıldım. Çok sayıda
resim yaptım. Yazılar ürettim. Üç yeni
kitabı yayına hazırladım. Nasılsa bir
gün basılırlar.
Benimle ilgi yeni çalışmalar yapıldı bu süre içinde. Şair Uluer
Aydoğdu, Ankara’da yayımlanan Hayal Dergisi’nin 33. Sayısında, resimlerimi ve şiirlerimi değerlendiren “Tuvalin Göğüne
Gönderilmiş Hava-i Renklerin Aydınlattığı Bir Ömür: Bedri
Karayağmurlar” başlıklı bir yazı yayımladı. Dergi bu sayısını benim resimlerime
ayırdı. Eleştirmen Kaya Özsezgin İstanbul Almelek Galerisi’nde açtığım sergiyi,
Cumhuriyet Gazete’sindeki yazısında değerlendirdi. Aynı yazı,Bahariye Sanat
Galerisi Yayınlarından çıkan Özsezgin’in, “İzlekler” kitabında da yer aldı, Şair Mine Ömer, Ankara Vakıfbank
Galerisi’ndeki sergi kataloğuna yazdı.
Dr. Özge Sönmez, Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisinde art-e 9. sayı “ Soyutlamacı Resmin Okunmasına
Gösterge Bilimsel Bir Yaklaşım” Yrd.
Doç. Dr. Ressam Mustafa Haykır Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisinin
2012 yaz sayısında “Bedri Karayağmurlar ve Sanatı Üzerine Bir İnceleme”
başlıklı uzun bir inceleme yayınladılar.
Son olarak Prof. Dr. Doğan Günay, rh Artmagazin dergisinin Eylül 2012
sayısında. " İm-Gesel Bir Anlatım: Dil İle Yapmak, El İle Söylemek"
Başlıklı bir çalışmayla resimlerimin
anlamını ele aldı.
Eylül başında yitirdiğimiz usta
gazeteci Tufan Aksoy’un 12 Nisan 2012 tarihli
Yenigün Gazetesi’nin yayınlanan “Dik Durmak Çok Zordur Tehlikelidir.” Röportajını
anmalıyım.
Çalışmalarımı önemseyen dostlara, sanatçı, eleştirmen ve akademisyenlere
teşekkürlerimi sizinle paylaşarak iletiyorum.
4. Kültür
Bakanlığı yayınlarından çıkan “ Öykülerde Ankara” seçkisinde, 1979 Ankara Belediyesi Başkent Ödülleri kitabındaki
“Atlar ve Çocuklar” öyküm yer
aldı. Uzun zaman önce “At” filmini ilk
izlediğimde benim öykümde anlattığım
konunun , öykünün yayınından üç yıl sonra
neredeyse aynı içerikte anlatıldığını gördüğümde, Türkiye’de telif
hakları sorunları nedeniyle, durumu bir
hoşluk olarak algılamakla yetindim. Benim yaşantımdan süzerek yazdığım
öyküdeki yaşantı içeriğini, “At” filmi
yapımcıları nerede yaşadılar bilmem.
Bu konu ve içerik ortaklığı
düşündürdü beni. Seçkinin elime geçmesi nedeniyle, Sayın Işıl Özgentürk’e bir ileti göndererek, anlatıdaki benzerliği merak ettiğimi, eğer
mümkünse, film senaryosunu
edinmek isteğimi yazdım. Bekliyorum.
5. Sanat
yapıtlarının korunması, sanatçı hakları konusunda düzenlemeler olsa da uygulamada bunların hayata geçmesi o kadar
kolay değil. Resimlerinizi verdiğiniz
galeri birden buharlaşır. Adı sanı olan galeri, bir nedenle kapanır. Yöneticileri, sahipleri, iki satır bir şeyler yazıp, resimlerinizle ilgili bilgi vermezler. O
resimler ne zaman çıkar karşıma bilmem. Kayıtlı
verilmiş resimlerden haberi olmayan
galerileri çok gördük geçmişte. Üstlerine su içmedim, hepsi aklımda. Örneğin Mavi rengin baskın
olduğu, yapım yılı 1974, “Vazoda
Gelincikler” adlı tablom, İzmir Resim
Heykel Müzesi’nde 25 yıl önce yitti gitti. O zamanki Müdür Mehmet
Sabır çok çaba harcadı ama
bulunamadı. Resmim her tuşuyla aklımda.
Makaleleriniz, tezleriniz
adınız anılmadan tırtıklanır.
Çalışmalarınız sizden habersiz
fotokopicilerde satılır.
Hak adalet, başkalarının hakkına
saygı gibi değerler insanımızın günlük hayatına
yerleşmediği sürece, sanatçı hakları da
hayata geçmekte zorlanacak. Bir ülkenin sanatçısı bunu yaşıyorsa, siz sokağın halini düşünün.
Arabasını başkalarını düşünmeden
park edenler, hız sınırı tanımadan, insanların hayatını tehlikeye atanlar,
kendi çöpünü başkasının kapısına atmaktan keyif alanlar. Her şeyi rant olarak
görenler. Paradan başka değeri kalmamış
olanlar. Kendisini uyanık sanan, düşünce
fukaraları ile bu toplum hesaplaşmak zorunda. Eğer bu uyanıklıklar, sanat alanında eğitimli insanların arasında
yaşanıyorsa, acı acı düşünmeliyiz.
6. Başka
yerlerde yazmayı sürdüreceğim ama burada da yazacağım. Yazılarımdan başka
sorumluluğum olmadığını bilmenizi isterim. Kişisel eylemlerinizin sorumluluğu
da size ait.
Ve yeniden merhaba.
Gaziemir
Eylül 2012